Tüm kesimlerin üzerinde “gerçek işsizlik rakamı” olarak mutabık kaldığı geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 32 olduğunu belirtirken, DİSK’in araştırmasına göre “Yılın ikinci çeyreğinde geniş tanımlı işsizlik oranı yükselirken, işsiz sayısı da 13 milyon kişiye yükseldi” tespiti yapılıyor. Bu tespitleri ve açıklanan rakamlarla kıyaslayan Erdal Sağlam’ın Sözcü gazetesindeki “Gerçek işsiz sayısı 13 milyon” başlıklı yazısı şu şekilde:
“Sanayi üretimi ve kapasite kullanımındaki düşüşler gündemdeyken, hükümet işsizlik oranının 8.6’ya çıktığını ama 10 çeyrektir tek haneli seviyesini koruduğunu açıkladı. Hükümet bununla övünse de herkes biliyor ki; bu rakam gerçek işsizliği göstermiyor. Tüm kesimlerin üzerinde “gerçek işsizlik rakamı” olarak mutabık kaldığı geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 32.
Tabii ki sanayi sektörünün milli gelir ve istihdam içindeki payının azaldığı bir gerçek. Hizmetler sektörü ağırlıklı bir ekonominin uzun dönem istikrarlı seyrini koruyamayacağı ise ortada. Ancak hükümet işin gerileyen sanayi üretimi payı kısmına girmeden, “istikrar programı uygulamasında işsizlik oranlarının artmadığını” söylemek için, her rakamı, her türlü kalem oyununu kullanıyor.
Enflasyon Raporu’nu açıklarken Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’a sorulduğunda, kendisi de, uygulanan ekonomik politikanın işsizliğe hiçbir olumsuz etkisi olmamış gibi, seçtiği rakamlarla işsizlik anketindeki konjonktürel değişikler üzerinden yanıt vermeyi tercih etti.
Kim ne derse desin; DİSK’in yaptığı açıklamada öne çıkarıldığı gibi “Yılın ikinci çeyreğinde geniş tanımlı işsizlik oranı yükselirken, işsiz sayısı da 13 milyon kişiye yükseldi” gerçeği değişmiyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz işsizlik rakamları üzerine yaptığı açıklamada, “yüzde 8.6’lık resmi işsizlik oranının, OVP’de öngördüklerinden daha iyi bir seyre işaret ettiğini” söylemiş. Gençler ve kadınlardaki istihdam artışının kapsayıcı büyümenin işaretlerinden olduğunu kaydetmiş.
TÜİK’in belirlemelerine göre; bu yıl ikinci çeyrekte, ilk çeyreğe kıyasla resmi işsiz sayısı 106 bin kişi artarak 3 milyon 34 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0.3 puanlık artışla yüzde 8.6 seviyesinde gerçekleşti.
İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda yüzde 11.6 olarak tahmin edildi. İstihdam sayısı aynı dönemlerde, 41 bin kişi azalarak 32 milyon 435 bin kişiye, istihdam oranı ise 0.2 puanlık azalışla yüzde 48.9’a indi. Genel işgücü katılım oranı değişmeyip, yüzde 53,5’de kalırken, bu oran erkeklerde yüzde 71,1, kadınlarda ise yüzde 36,3. Kısacası; Cevdet Yılmaz’ın olumlu seyir izlediğini söylediği oran, kadınlarda hâlâ yüzde 36.3.
AB ORTALAMASININ ÜÇ KATI
DİSK Araştırma Merkezi’nin raporunda yer alan Türkiye’deki işsizlik oranlarıyla AB ortalamasının kıyaslandığı tablo, gerçek durumu daha açık biçimde ortaya çıkarıyor. 2025 2. çeyrek itibariyle Türkiye’de dar tanımlı resmi işsizlik oranı yüzde 8.6 iken, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 32. Buna karşılık AB ortalamasına bakıldığında; dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 5.7 iken, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 10.9 olarak belirlenmiş.
AB’de dar ve geniş tanımlı arasındaki fark sadece 5.2 puan iken, Türkiye’de geniş ve dar tanımlı işsiz oranları arasındaki fark 23.4 puana çıkıyor. AB’de 2 kat iken, Türkiye’de neredeyse 4 katına çıkıyor. Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranı AB ortalamasının neredeyse üç katı düzeyinde.
Özetle; enflasyon rakamlarında olduğu gibi, işsizlik rakamları konusunda da TÜİK’e güven duyulmamasının haklı nedenleri olduğu açık. Resmi rakamlara güvenilmeyen bir ülkede, ekonomi politikaları doğru olsa bile, rasyonel sonuçlar alınamayacağını artık herkesin görmesi gerekiyor.”